Fotoğrafın ışık-gölge dengesi (chiaroscuro tekniği), dramatik bir atmosfer yaratmış.Yüzün belirli bölgeleri ışık altında parlıyor, bu da duygusal derinliği artırmış. Arka planın karanlık olması, izleyiciyi tamamen öznenin yüz ifadesine odaklanmaya yönlendirmiş.
Yaşlı adamın bakışları uzaktaki bir noktaya yönelmiş.Yüzündeki kırışıklıklar ve sert hatlar, hayatın derin izlerini taşıyor.
Bakışlarındaki hüzün, geçmişe bir özlem veya derin bir düşünce ve acı duyma halini çağrıştırıyor.Boşluğa bakıyor ve hayatının dili olan boşluğa, çok derin ve ıssız. Dudakları hafif aralanmış, sanki bir şey söylemek ya da hatırlamak üzere ve söylese bir türlü, söylemese bir türlü;anlaşılır mı?
Fotoğraf yakın plan bir portre olduğu için doğrudan duygulara odaklanmış.
Adamın yüzü çerçevenin sol tarafına yakın, bu da izleyicinin gözünü sağ tarafa, yani bilinmeyen bir boşluğa yönlendiriyor.

Bu tür bir kompozisyon, gizem ve belirsizlik hissini artırıyor.
Fotoğraf, yaşlılık, zamanın geçişi ve hatıralar gibi evrensel temaları çağrıştırıyor.
Belki bir zanaatkâr, bir çiftçi ya da uzun yıllar emek vermiş bir işçi…Geleneksel kıyafetleri ve şapkası, kırsal veya eski bir yaşam tarzını ima ediyor.Siyah-beyaz tercih edilmesi, nostaljik ve zamansız bir atmosfer katıyor.
Ve sonuçta insanı düşündürmeye yönlendiren güçlü bir belgesel nitelik taşıyor.
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş
Yaşadıklarımı yüzümden okuyabilirsiniz. Her çizgi bir yaş demek. Kök salmış bir ağaç gibiyim. Kırılıyorum ama henüz ölmedim. Köklerim derinde ve var olmaya devam ediyorum.
Alın çizgilerim artıyor, tebessümlerim azalıyor.
Ben kimim?
Zara Sivas 2012
Fotoğraf yorumlama: Servet Üstün Akbaba