Kars’ın Kahveleri

Kars’ta kahvehane çoktur. Çünkü hem soğuk, hem de işşizi çoktur. Sıcak çay, içten gelen sohbetler ve sığınacak bir mekan olarak kahvehaneler seçilir. Bakmayın adına, aslında en çok çay içilir, çay içilir ve yine çay içilir. Çayları kaçak değildir ama sohbetleri biraz kaçak , Dengbejlerin sesinde ki öfke tadındadır.

Kars kahvehanelerinde çektiğim bir fotoğrafı ve sevgili dostum Servet Üstün Akbaba ‘nın yorumunu ekleyip, noktalıyorum.

” Kars’ın soğuğuna ve işsizliğine karşı kahvehanelerin sıcak sığınağını gösteriyor. ” belirlemesi insan içine de sıcaklık taşıyor . İçeride oturan adamlar, belli belirsiz bir ışıkla aydınlanan yüzleriyle, zamanın ağır aktığı bir atmosferin içinde kaybolmuş gibiler. Dışarıdaki dünya camın ardından silik bir dekor gibi görünürken, içerideki gölgeler, insan yüzlerindeki yorgunluğun ve yalnızlığın izlerini daha da belirginleştiriyor.

Teknik açıdan, fotoğrafın siyah-beyaz kullanımı, hem nostaljik bir his veriyor hem de kontrastı artırarak ifadeleri derinleştiriyor. Pencere kenarındaki adamın yüzü gölgede kalıyor, bu da gizem ve anlatım gücünü artırıyor. Duvarın çatlağı, eskilik hissini pekiştirirken, çay bardaklarının ışıkta parlaması, kahvehane sohbetlerinin sıcaklığını yansıtıyor.

Yinede insan şunu demekten kendini alamıyor, yüzler biraz daha belirgin olsaydı belki de onların yorgunluklarını, umutlarını, düş kırıklıklarını daha net okuyabilirdik. Ama belki de bu flu ifadeler, onların kimliğini belirsizleştirerek, her yerin kahvehanelerinde rastlanabilecek bir yalnızlık manzarası sunuyor. Bütün yalnızlığın kokusu, duvarlara, bardaklara, oturdukları sandalyelere sinmiş gibi. Bu kahvehane, sadece bir mekân değil, zamanın içinde donmuş bir hayat kesiti.

Fotoğrafta seninle içsel bir bağ, geçmişle aranda derin çağrışımlar yaratıyor. Ara Güler ‘İn fotoğraflatının tadı var.

Yorum bırakın