1989, Hazar Gölü kıyısı…
Kara tren büyük bir gürültüyle ağır ağır yol alıyordu. Ben, Sivas dönüşünde, cam kenarına yaslanmış iki yaşıtım mevsimlik işçiyi izliyordum. Onlar Hazar’ın maviliğine bakarken, ben de onları kadrajıma almıştım. Fark ettiklerinde dönüp bakışlarını bana çevirdiler; o an, fotoğraf değil bir hayat hikâyesi çekildi sanki.
Aradan tam 36 yıl geçti.
O iki genç şimdi nerede, nasıl bir hayat sürdüler, kimlere dönüştüler? Keşke görsem, sarılsam; yılların sıcaklığıyla o kareyi onlara gösterip “Hatırlıyor musunuz?” diyebilsem.
Bu fotoğraf sadece bir hatıra değil; bir iz, bir bağ, bir çağrı.
Sizlerin desteğiyle belki de yeniden o insanlarla buluşmak mümkün.
Ne dersiniz, başarır mıyız?
Başarırız, yeter ki siz fotoğrafı çok kişiye ulaştırın, paylaşın.
Zamanda yolculuk başlasın.

