Yalan üzerine…

Bazen kendim bile tuhaf ve ilginç bulduğum düşünceler kafamda belirir. Her şeyin daha şeffaf ve anlaşılması için insan bedeninde bir ışık ya da alarm sistemimin olması gerektiğini düşünürüm.
İnsan yalan söylediğinde lamba yansın ya da alarm sistemi kendiliğinden devreye girsin.
Bakalım o zaman insan yalan söyleme cesaretti gösterebilir mi?
Bu gün yalan üzerine kurulan yığınca iş var ve insanlar yalan söyleyerek işlerini yürütüyor.
Hatta bazı işler var ki gerçeğin zerresi yok. Her şey bir yanılsama ve kurgu. Ama buna rağmen binler, onbinler hatta yüzbinler peşinde koşturur, yalanı gerçek olarak kabul eder, yatırım bile yapar.
Bahsettiğim sanal dünya değil. Sanal dünyanın bile bir fiziksel alt yapısı ve düzeneği var.
Yalanın bir alt yapısı ve fiziksel düzeneği yok. Bu nedenle hızlı yayılır, kısa sürede yeryüzünü dolaşabilir. Hiç bir hız ona ulaşamaz. Yalanın hız birimi yoktur. Yeryüzünü bir saniyede de gezebilir, çağlar sürecek bir zaman diliminde de dolaşabilir.
Yani yalanın niteliği ve tasarım gücü onun dolaşım hızını ve etkisini oluşturur.
Çevremize bakalım, insanları göz önüne alalım. Uzaklara, sanal ve banal dünyalara bakalım.
Gördüğümüz nedir?
Kocaman bir yalan mı?
Değil elbette. Gerçek olan kocaman bir cihan. Yalan fiziksel gerçeklikle ilgili değil, asıl özüyle ilgilidir.
Karpuz iriliği ve alımlı rengiyle vardır, ortadadır. Ama tadıyla ilgili gerçeklik satıcı açısı dan her daim yalan üzerinedir. Bal gibi karpuz denildiğinde aslında bir gerçeklikten çok, bir olasılıktan bahseder. Ama insanlar karpuzu bal tadında olacağına inanarak alır. Karpuzun kabak çıkma olasılığı olsa da; kıpkırmızı, şireli bir içe sahip olacağına olan inancıyla hareket eder.
Hayat bir meyve değil tabi. Karpuz kabak çıksa da hayatımız çok kesintiye uğramaz. Bir sinek ışırığı bile karpuzun kabak çıkmasından daha acı vericidir.
Asıl mesele hayatımızı yönlendiren, bir ömür boyu etkileyen yalanlar karşısında durabilmektir. Çünkü öyle yalanlar var ki insanda bir ömür yaşar, yetmez geleceğe miras kalır.
Uzatmanın anlamı yok. İnsan yalan üzerine bir dünya kuruyor. Alıcısı da oldukça fazla. Hatta yalandan uzak olanlar, bir nevi dışlanıyor, cezalandırılıyor.
Gerçek ahlakla ilgidir,yalan ise basit bir zeka oyunudur. Ahlaklı olanlar yalana ihtiyaç duymaz, hayatını doğruluk üzerine inşa eder. Amaçlarına ulaşmak için gerçeklerden uzaklaşmaz, yalan sistematiğe girmez.
Ama bunun çok zor olduğunu belirtmek gerekiyor. Hatta imkansız da diyebilmek mümkün.
İşte bu nedenle insan anlında bir ışık olmalı. Yalan söylediğinde yansın. Başka da bir çözün aklıma gelmiyor.
Şu dünyanın haline bir baksanıza. Koca koca insanlar, milyonlarca kişinin gözlerine baka baka yalan sistemlerini tıkırında geliştiriyor. Beyaza kara diyor, iyiye kötü, aça tok, yalana doğru, büyüğe küçük, batı’ya doğu diyor ve başarılı oluyor.
Hatta bu koca bir yalandır. Beyaz denilen renk karadır;bakın, görün diyenler yerlerde sürüklenir, kodes yolu gösterilir…
Nasıl bir ruh haliyse yalansız bir düzenek yok gibi. Her şeyde bir yalan var.
Neyse bu sabah sizin içinizi karartmak niyetinde değilim. Bahar tadında bir gün olsun. Yeşil, mavi ve çiçeklerle dolu bir zaman dilimine sahip olun.
Yalana kanmayın diyeceğim ama çok banal kalır.Her ne yaparsanız yapın, yeter ki insana, doğaya zarar vermesin.
Bütün yalanlara rağmen bunu yapabiliriz…
Kalın güzelliklerle.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s