Fırat Irmağı üzerinde yapılan bir çok baraj dramatik bir sonuç doğurdu. Bir çok yerleşim yeri sular altında kaldı. Bunlardan birisi de Halfeti idi. Bu gün çok az kısmını görüp, bayıldığımız Halfeti aslında tam bir vaha görünümdeydi.
Birecik Barajı yapılmadan Fırat Kıyısında gözden uzak, şirin bir kasabaydı. Belki çoğumuz adını bilmezdik. Oysa Halfeti Fırat boyunca uzanan yemyeşil köyleriyle Urfa Coğrafyasına tezat bir yaşam sürdürür, her türlü meyve sebze yetişirdi.
Zengin bir bitki örtüsü ve canlı bir sosyal yaşamı vardı. Her gün kayıklar Halfeti’den Nizip tarafına, Araban ve Rum Kale tarafına insan taşır, ticaret yapılır, suyla dostane bir yaşam sürdürülürdü.
Ta ki Birecik Barajında su tutulmaya başladığı andan sonra. Takvim yaprakları 1999’u gösterdiğinde başta Halfeti’de tam anlamıyla bir dram yaşandı. İnsanlar, canlılar aslında bu kötü sona hazır değildi, yerlerini yurdunu terk etmek istemiyorlardı. Daha doğrusu suyun bütün kenti sular altında bırakacağına inanmıyorlardı. Ama öyle olmadı. Önce antik Zeugma, sonra Halfeti Köyleri ve eski Halfeti kıdım kıdım suya gömüldü.
Günlerce dram devam etti ve son ağaç da suya gömülünce mesele anlaşılmış oldu…
…
