Feyzi Çelik yazdı.
Kağıt-karton toplayıcısı karton kutularla dolu çöp bidonuna hızla yaklaştı. Kutuları tek tek birbirinden ayırdı. Arabasına takılı çuvala bastı. Bazen ayaklarıyla üstüne çıkıp sıkıştırıyordu. Zevkle yapıyordu. Bazen eline ıslak, kötü çöpler de geliyordu. Ellerini ustaca çöpten çıkan peçetelerle kurutuyordu. O hep kağıt ve karton arardı. Plastikleri, camları, tenekeleri de bir kenara koyardı. Az sonra başka bir arkadaş gelip alacaktı. O arkadaşı da karton ve kağıda karışmazdı. Aralarında bir iş bölümü vardı sanki.
Bidonun diplerine kadar inmişti nerdeyse. Bir poşet gördü. Poşeti çıkardı. Bir poşet daha vardı onu da açtı. İçinde kitaplar vardı. Kitapları tek tek çıkardı. Kapağına baktı. Dini kitaplardı. Arapça, Türkçe kitaplar, Kur’an tefsirleri… O kitapları çuvalına koymadı. Çöp bidonunun yanındaki kaldırıma kitapları üst üste yığdı. Biri gelir alsın diye düşündü. Bir an önce gitmek istiyordu. Birileri onu orda görse kitapları almayabileceğini düşündü. Arabasını çekmeye başladı. Arkasına baka baka arabayı çekiyordu. Kimse yoktu ortalıkta. Biraz uzaklaştıktan sonra, kitapların yanına birinin geldiğini gördü. Gelen kişi kitapları eline aldı, tek tek baktı kitaplara. Hay Allah dedi. Bu kitaplar atılır mı? Diye içinden geçirdi. Acaba kim atmıştı bunları. Ama atılmıştı. Yapılacak bir şey yoktu. Dini kitaplar olduğunu gördü. Evinde bu kitaplardan hiç olmadığını düşündü. Yüreği kaldıramadı. Onları orada bırakmazdı. Çöp bidonunun yanında bir poşet buldu. Tek tek bakarak kitapları poşete doldurdu. Sonra evine doğru gitti. Sabah erken bir saatti. Evdekiler henüz uyanmamışlardı. Kitapları çıkardı. Masanın üstüne koydu. Şimdiye kadar hiçbir dini kitap okumamıştı. Merak etti. Okumaya başladı. Dalıp gitti. Peygamber, Melekler, İman, Kıyamet ne varsa okudu. Okudukça merakı arttı. Çocukluğu ve gençliği aklına geldi. Ölmüş babasını hatırladı. Ne kadar da istemişti dini kitaplar okumasını. Çok çaba harcamıştı ancak birini dahi okumamıştı. O an aklına geldi. Keşke babamı dinleyip o kitapları okusaydı da babası görseydi. Kitaplardan başını kaldırdı. Acıkmıştı. Mutfakta bir şeyler vardı. Kitaplara daldığı sırada oğlu ve karısının kahvaltı yaptığını görmemişti bile. Daha önce de böyle olmuştu. Ama şimdi çok farklıydı. Acele ile bitirdi kahvaltısını. Sonra yine kitapların yanına gitti…