Magnum Photos
Yard. Doç. Dr. Merter Oral, Anadolu Ünv. İletişim Bilimleri Fakültesi –
Magnum ajansı, 1947 yılında Robert Capa, Henri Cartier-Bresson, George Rodger, David Seymour ile bir Life fotoğrafçısı olan William Vandivert, Rita Vandivert ile Maria Eisner tarafından kurulmuştur. Kurucuların her biri kuruluş bütçesi için 400′er dolar sağlamışlardı.2 Diğer fotoğraf ajanslarından önemli farklılığı, ticari bir yapı olmakla birlikte bir kooperatif niteliğinde olması ve kooperatif ortaklarının ajansın işleyişinde eşit haklara sahip olmalarıydı.
Magnum, uluslararası alanda serbest çalışan fotoğrafçıları bir araya getiren kooperatif nitelikte ilk ajanstır. Kuruluşundan bu yana 50 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına karşın, hala dünyanın en saygın ajanslarından biri olarak değerlendirilen ve tarihi boyunca efsanevi fotoğrafçıları bir araya getiren Magnum, elitist yapısını bugün de korumaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrası TV-öncesi dünyasının görüntü açlığını kapatmaya yönelik olarak kurulan Magnum, kuruluş biçimi, kurucularının kimlikleri ve dünya olaylarına tanıklıktaki ustalıkları ve daha sonra ajansa katılan fotoğrafçıların da katkılarıyla bugün de özel konumunu korumaktadır.
Magnum’u Hazırlayıcı Koşullar
İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü 1939-45 yıllan arasında çoğu fotoğrafçılar savaşta yer aldılar. Savaştan çıkan Avrupa ve Amerika bir haber açlığı içindeydi. Öyle ki, uzak yörelere ilişkin foto röportajlar neredeyse daha çekilmeden satılabiliyordu
Magnum Fotoğrafçısının Kimliği
Magnum, bir kooperatif olmakla birlikte, üyelik koşullarının oldukça zorlaştırıldığı bir yapı sergiler. Magnum’da üç çeşit üyelik söz konusudur. Bunlar sırasıyla, aday üyelik, yetkisiz (associate) üyelik ve asli ya da başka bir deyişle tam üyeliktir.
Her yıl Haziran ayının son haftasında New York, Paris veya Londra’da toplanan Magnum üyeleri, yıllık toplantılarının bir gününü yapılan üyelik başvurularını değerlendirmekle geçirirler. Portfolyoların değerlendirilmesi sonucu yapılan oylamada başarılı bulunan fotoğrafçılar “aday üye” statüsü kazanırlar. Aday ve ajans arasında bağlayıcı bir yükümlülüğün bulunmadığı bu statü, tarafların birbirlerini tanımasını amaçlar. 1998 yılına gelinceye kadar olan son beş yıllık sürede, yıl başına en çok iki fotoğrafçı bu statüye ulaşabilmiş, söz konusu dönemde hiçbir aday üyenin kabul edilmediği yıllar da olmuştur. İki yıl süren aday üyelik sonucunda fotoğrafçıdan yeni bir portfolyo sunması beklenir ve başarılı bulunduğu takdirde bu kez yetkisiz üyelik dönemi başlar. Bu üyeliğin başlaması ile taraflar arasında bağlayıcı hükümler işlemeye başlar; fotoğrafçı ajansın tüm kurallarına uymakla yükümlüdür, bununla birlikte ajansın tüm olanaklarından da yararlanmaya başlar. Yetkisiz üyenin tam üyeden tek farkı oy kullanma hakkına sahip olmaması ve ajans başkanlığına seçilme hakkının bulunmayışıdır. Bu üyelik statüsünde de iki yılı tamamlayan fotoğrafçı, bu kez yeni bir portfolyo sunarak tam üyelik için başvurabilir. Yine genel kurulca yapılan seçim sonucu tam üyelik statüsü kazanan bir fotoğrafçı, kendi isteğiyle ayrılmadığı takdirde, ömür boyu tam üyelik statüsüne sahip olabilir.
Yukarıda sayılan üyelik statülerinin yanı sıra, bir başka üyelik türü de “katkıda bulunan üyelik” diye adlandırılan özel bir üyelik biçimidir. Daha önce tam üyelik statüsü kazanmış bir çok fotoğrafçının yanı sıra, Magnum’a hiç üye olmamış bir çok fotoğrafçı, bu üyelik statüsünden yararlanarak fotoğraflarının Magnum aracılığıyla pazarlanmasmı sağlamışlardır. Bu üyelik statüsü ile çalışan fotoğrafçılar arasında geçen yüzyılın pek çok tanınmış fotoğrafçısı da yer almışlardır. Katkıda bulunan üyelik statüsü “Magnum’un yakın dostu olan bağımsız fotoğrafçılara verilmekte” olup; bu fotoğrafçılar, “birtakım müşterilerle kendileri doğrudan ilişki kursalar bile Magnum’u yetkili ajansları olarak atamış kişilerdir.” Magnum ajansına ilk olarak katkıda bulunan üye statüsüyle katılan fotoğrafçılar arasında Ansel Adams (yanda), Philippe Halsman, Dorothea Lange, Russell Lee, Herbert List ve Wayne Miller bulunmaktadır.1
Böylesine zorlu bir üyelik yapısı sergileyen Magnum, daha kuruluşundan başlayarak, fotojurnalizmde yeni standartların oluşması doğrultusunda çabalar harcamıştır. Kurucuların başlattığı ve günümüzde de yaşatılmaya çalışılan bu standartlar şöyle sıralanabilir; yaratıcılık, adama, çağına tanıklık, hümanizma ve idealizm, macera ruhu ve perfeksiyonizm. Bu özelliklere bir de bağımsız çalışma ruhu eklenebilir. Kuruculardan sonra Magnum’un ilk üyesi olan Werner Bischof (yanda), Magnum’a katılması için aldığı teklif sonrası nişanlısına yazdığı bir mektupta şöyle diyordu :
“Büyük bir karar aşamasındayım, elimde Magnum’un sözleşmesi var. Bu, kooperatif şeklinde, dünyadaki en İyi fotoğrafçılarının -Capa, Cartier-Bresson, Chim ve Rodger-kurduğu bir ajans. Benim için önemli olan hepsinin de anlayışlı ve sosyalist eğilimli olması. İkisi İspanyol İç Savaşı’ndaydı. Onlar özgür insanlardır, bir dergiye kendilerini bağlayamayacak kadar çok bağımsızdırlar.”
Fotoğraflara olan ve giderek artan talep tüm dünyada çok sayıda basma yönelik fotoğraf ajansının kurulmasına yol açtı.4 Bu ajanslar ya fotoğrafçıları kiralıyor, ya da serbest fotoğrafçılarla anlaşma imzalıyorlardı. Çoğu ajans yüzde 50, hatta bazen daha yüksek komisyon alıyordu. Tüm maddi riskleri üstlenen fotoğrafçının, fotoğraflarının satışını kontrol etme olanakları yoktu. Giselle Freund’a göre Magnum’un temel kuruluş amacı bu özellik idi.5
Robert Capa’nın Magnum’un kurulması fikrini ilk kez 1938 yazında çekim için gittiği Çin’de bulunduğu sırada geliştirdiği belirtilir. O günlerde Paris’te bulunan Capa’nın eski patronu Simone Guttmann, aralarında Life dergisi, Pix fotoğraf ajansı ve haftalık Clartes dergisinin de içinde bulunduğu bir düzenleme ile Capa’yı Çin’e gönderirler. Capa, Hagchow kentinden eski bir Macar arkadaşına yazdığı bir mektupta, mevcut durumuna, Guttmann’ın Capa’nın becerisi, yolculukları ve en nihayet yaşamı ve sahip olduklarına ilişkin tavırlarına artık dayanamadığını belirtir. Artık patronların ve gazete kartellerinin tiranlığının yıkılıp, bir kooperatif ajans kurma zamanı gelmiştir.
Tümünün ücretli olmalarına karşın, savaş sırasında fotoğraflarının kullanımı konusunda basın patronlarına kafa tutabilen tümü ünlü Magnum kurucuları, neden kendilerine idari sıkıntılar da getirecek olan bir fotoğraf kooperatifi kurma yoluna gitmişlerdir? Romeo Martinez’e göre bunun nedeni Capa’nın “eğer kendi negatiflerine sahip değilse, fotojurnalist hiçbir şeydir” şeklindeki ve fotojurnalizm tarihinde en akıllı fikirlerden biri olduğunu ispatlayacak yaklaşımıdır.7 Tüm üyelerinin hareket özgürlüğünün sağlanması ve negatifleri üzerindeki haklarının garanti altına alınması için kooperatif yapılanma en iyi çözümdü. Böylece fotoğrafçılar özgürce çalışma olanağı bulacaklardı.
Robert Capa’nın Çin’deki hayali, 1947 Nisan’ında New York’taki Modern Sanatlar Müzesi’nin (MOMA) lokantasında toplanan George Rodger (yanda) dışındaki kurucu üyeler Robert Capa, Henri Cartier-Bresson, David Seymour, William ve Rita Vandivert ile Maria Eisner tarafından gerçekleştirilecekti. 22 Mayıs’ta ticari lisansını alan ajans çalışmaya hazırdı. Neden Magnum adının seçildiğine gelince: Çünkü bu asil Roma adı şampanyayı akla getiriyordu. Ajansın ilerideki başarıları, şehvet dolu şişeden çıkacak patlama sesleriyle kutlanacaktı.
İlginç bir rastlantı olarak Magnum’un kurulduğu lokantayı barındıran müze, bir yıl önce kooperatifin kurucularından Henri Cartier-Bresson’un bir sergisine ev sahipliği yapmıştı. Cartier-Bresson’un savaş sırasında öldüğünü düşünen müze, onun ardından bir ‘posthumous’ sergi hazırlığına girişmiş, Cartier-Bresson ise ABD’ye gelerek sergi hazırlıklarına yardımcı olmuştu. ‘Posthumous’ olmaktan kurtulan serginin katalogu yine MOMA tarafından ‘The Photographs of Henri Cartier-Bresson’ adıyla 1947 yılında yayınlandı.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan haber ve görüntü açlığını doldurmak ve üyelerinin haklarını korumak üzere ticari/idealist bir anlayışla kurulan Magnum’un, savaşta fotojurnalizme ara vermek zorunda kaldığı için David Seymour dışındaki tüm kurucuları, tanınmış, fotojurnalizmde kendilerini kabul ettirmiş fotoğrafçılardı, Magnum’un kurulması sonrası bu fotoğrafçılar dünyayı bir nevi kendi aralarında paylaştılar. Henri Cartier-Bresson Asya’yı, George Rodger Afrika ve Orta Doğu’yu, David Seymour Avrupa’yı, William Vandivert ABD’yi çalışma alanları olarak belirlerken, diğer iki kurucu üye Rita Vandivert ve Maria Eisner, New York ve Paris’teki büroların sorumluluğunu üstlendiler. Kurucu üyelerden Magnum’un Paris büro sorumluluğunu (kendi evindeki bürosunda) üstlenen Maria Eisner, İkinci Dünya Savaşı öncesi Paris’te Alliance Photo adlı bir fotoğraf ajansını yürütüyordu.9
İlk Dünya Savaşı sonrası Weimar Cumhuriyetinde ortaya çıkan yeni fotojurnalist kadrosu gibi Magnum kurucuları da faklı kültürlerden gelen bir yapıyı sergilemektedir; Macar (Robert Capa), Polonyalı (David Seymour/Chim), Fransız Henri Cartier-Bresson), Alman (Maria Eisner), İngiliz (George Rodger) ve İki Amerika’lı (William ve Rita Vandivert).
Magnum’u kuran farklı kültürlerden gelen bu insanlar, kendi negatiflerinin kullanım haklarına sahip olacakları bir kurum oluşturmanın yanı sıra, özgürce çalışabilecekleri bir ortam da yaratmış oldular.