İktisatçı Bakkal

                                  
Her gün ekmek ve zaman zaman yoğurt aldığım küçük bakkalı işleten gencin İktisat Fakültesi mezunu olduğu duyunca hem sevinmiş, hem de üzülmüştüm.

Küçücük dükkanın cirosu ne olabilir ki?

Gördüğüm kadarıyla iktisatçı genç bir başına da değil. Aile bireyleriyle ortak işletiyor, ailenin geçim kaynağı bu küçük kenar semt bakkalı. Üç beş apartmanda oturanlar, marketlerde unuttukları ihtiyaçlarını bu ve buna benzer bakkallardan karşılıyor. Her gün bakkal sayısı artmasına rağmen,  müşteri sayısı azalıyor. Çünkü marketler her sokak başında kadar yayılmış durumda.

Anladığım kadarıyla ülkemizde iktisat eğitimi çok yaygın. Her ilde üç beş ticaret lisesi ve her üniversite de iktisat ya da türevleri olan bölümler mevcut. Buna açık öğretim bölümlerini de eklerseniz, iktisat ayağa düşmüş desek   yanlış olmaz.

Oysa insan yaşamında iktisattın büyük yeri var. Atılan her adım iktisadi bir zemine sahip. Parasız hiçbir şey yürümüyor. Böylesi bir ortamda iktisatçının çok olması doğal da, işsiz kalmaları doğal değil. Ülkemizde iktisat fakültesi bitirenler ya bir bakkal dükkanı işletiyor, ya da tarlasını satıp, çır çır fabrikası açan çiftçinin yanında iş bulabilirse kara düzen muhasebecilik yapıyor. Çoğunlukla da düşük bir ücretle.

Yani , on trilyonluk yatırımı kim yönetiyor  dersiniz? İktisat mezunu insanlar olmadığına eminim. Bir çok şirket genel müdürün bırakın liseyi bitirdiğini, ilk okul mezunu bile değil. Koca şirketler kurulmuş, onlarca kişi çalışıyor ama yönetim  aile bireylerin elinde. Gelenekselleşmiş çalışma yöntemlerin hakim olduğunu söylemeye gerek var mı?

Personel mi alınacak, aile efradının sözü alınır, dost ve akrabaya haber salınır. Ne bilimsel bir çalışma, ne de standartlara uyma var. Sigortasız çalıştırma neredeyse ilke haline gelmiş.

Tek düşündükleri para kazanma, hem de çok para kazanma. Koskoca marketler 200-300 ytl işçi çalıştırıyor. Ne sigorta, ne de sosyal güvence.  İşçiden çalma,  malzemeden çalma böylesi firmalar için temel yönetim anlayışı oluyor.

Oysa bu ülkede Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı birimler var. Güya her gün denetleme yapılıyor. Sigortasız işçi çalıştırmak suç olduğu halde, kamu kuruluşları dahil kaçak işçi çalıştırıyor.

Ne ilginç değil mi?

Özcesi bu ülke de gıda mühendisi sürücü kursunda çalışır, doktorlar hem hekimlik yapar, hem de çalıştığı hastaneyi yönetir.       Ziraatçılar öğretmen olur, arkeologlar zabıta.

Ee, ne anladık bu işten.

Üniversiteler ne işe yarar. Baraka kurup, kapısına üniversite demek ne kadar mantıklı. Sokaklarda dolaşan binlerce işsiz insanı nereye sığdıracaklar?

Üniversite mezunu gençlerin çoğalması tabi ki sevindirici, ama okudukları bölümlerle ilgili bilimsel çalışma yürütemiyorsa, iş hayatında bilginin önemi yoksa, bunca zaman öldürmeye ne hacet? Sürücü kursu gibi bazı yönetmelikler değiştirilir, her isteyen ve parayı basan üniversite diploması alır.

Zaten kısmen böyle değil mi?

Parası olan özel üniversiteye girmiyor mu?

Ömründe doğru dürüst  puan alamayan onlarca genç şimdi Kıbrıs’ta, Kazakistan’da özel üniversitelerinde parayla okumuyor mu?

Kızım gıda teknikeri, ama devlet gıda teknikeri almıyor, her yerde kurulan gıda teknolojisinden mezun olan binlerce öğrenci sokağa salınıyor. ,

Peki kızımın suçu ne?

Okumayıp, evde otursaydı daha  mı iyi yapacaktı?

 

Not: Bu yazı 2003 yılında yazıldı. 

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s