Dünyanın neresinde olursanız,olun; haksız kazanç toplumu çürütür.Emek verilmeden elde edilenler sermaye, para, mülk, mal, mevki insana, topluma uzun vadede zarar verir. Bir düşünür faize, haksız kazanca paranın zehri der. Gerçekten de doğru, genel olarak bütün sosyal olaylarda, yaşamın geneline bunu uyarlamak mümkündür.
Bu nedenle rüşvet, yolsuzluk, kamusal alanı yandaşlarına açmak, kara para, parayla para kazanma ve kaçakçılık her zaman toplumu çürütmüş, geniş insan kitlelerini yoksullaştırmıştır.
Bu nedenle, demokrasi mücadelesinin bir ayağı da, bütün insanların kamusal hizmetlerden faydalanmasını sağlama, insanca bir yaşamı hayata geçirme temelinde olur.
Her şeyin para ve kâr için düzenlendiği bir siyasal anlayış ancak kendi çevresinin, dayandığı gücün hayatı düzene koyabilir.
Böyle bir sistemde işler rüşvetle yürür ; dayandığı güce, akrabalarına kamusal alanda olanak yaratır, devletin, toplumun kaynaklarını,olanak ve zebginlikleri çevresine açar.
Bireysel anlamda başarılar artar, zenginleşme olanakları yaratılır, sermaye birikimine neden olur ama toplumsal olarak tam bir çürüme yaşanır.
Kimsenin kimseye güveni kalmaz, para yeni tanrı rölünde insanların yaşamına girer.
İktidarı yakın akraba, yandaş ve eşe dostla paylaşma sonucu olarak, ortalıkta işini bilmeyen bir sürü yetkili dolaşır. İşler, iş bilmeyenlerin elinde hantallaşır, yanlış işler yapılır, programsız bir çalışma yürür.
Hükümetler artık yolsuzlukların, rüşvet ve haksız kazancın pençesindedir. Her işin altından rüşvet çıkar ve doğal bir yöntemmiş gibi hayatın bütün alanlarına sirayet eder.
Hükümettin bakanlıklarında memur olarak çalışmak bir ayrıcalık sayılır. Çünkü bakanlıkta çalışmak, iş takibinin önünü açar, orada çalışanlar iş takibi yaparak, haksız kazançları cebe indirir.Her bakanlıklarda, devletin kilit noktalarında çalışanlar için bunu söylemek mümkün değil, ama çoğunlukla oluşan algı budur.
Buna yargı, ekonomi ve güvenlik de eklendi mi işler artık çığırından çıkar,sistem giderek totaliterleşir.
Rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma ve torpil gündelik yaşamın bir parçası haline gelir, çark paranın hükmüyle dönmeye başlar.
İşte o zaman adalet kaybolur, eşitlik bozulur, özgürlük buharlaşır.
Hak, hukuk rafta tozlanır, ekonomi bozulur.
Ortaya kocaman bir kaos çıkar.
Kaosu hayatın bir parçası olur, yurttaşlar ağır vergiler altında ezilir, milliyetçilik pompalanır, ötekileştirme başlanır, ırkçılık hortlar.
Köyler, kentler bölünmeye, şehirlerde getolar olaşmaya başlar.
Derme çatma mahallerin yanında, yüksek güvenlikli siteler inşa edilir.
Bankalar, finans kuruluşları kârlarına kâr katar ama yoksulluk giderek daha çok artar…
…
…
islam devleti ve ekonomisi olmazsa herşey zehire dönüşür,para,parasızlık hayat vs..
BeğenBeğen