Hikaye uzun. Gün yeni başlıyor dersem de inanmayın. Uzun ve nüfus yoğunluğu olan bir hatın midibusündeyim. Ne gidecek menzilim,ne de inecek bir durağım var. Kaptan ne zaman in derse o zaman ineceğim. Trafik yoğun,insanlar yorgun,aşk bitap. Bu kaçıncı görüşüm,unutum. Köşe başındaki yaşlı kesteneciyi. Biri şehiriçi kartının dolumu için dileniyor. Oysa genç ve güçlü birisi. Niye bu haldeyiz?
Bilmiyorum. Herkesin bir acelesi var. Arada bir kaptanın yanına yerleştirilen makina “bakiyeniz yetersiz” diye uyarı veriyor.
Birisi yol soruyor, cevap veren akıllı telefondan başını kaldırarak ‘ hı’ diyerek tekrar telefonuna dönüyor. Bir gemi sallanıyor midibus. Bu nedenle dengede durmakta zorlanıyor. Herkes kendi dünyasında. Her şeye karşı sevgimiz artmış görünüyor. Kedilere,köpeklere karşı yüreğimiz yufka olmuş ama insanı bir kenarda unutmuşuz. Arkadaşlıklar dönemsel ve sanal ağırlıklı.
Midibus ara sokaklarda ilerlemeye devam ediyor
Herkes ayrı bir dünya ama aynılaşan bir yaşam var. Çok cami,çok bayrak ve tekel büfe…
Peki aynılaşma nerede?
Çünkü herkes bir başına sessiz ve içine düşmüş.
Çok güzel, tesbitler pek yerinde.
BeğenLiked by 1 kişi