Siyasetin Yeni Kodları

trsiyaseti

Bu seçimler sosyal bilimciler için tam bir tez konusu. Gerek yaşanan ittifaklar, gerekse de seçim sonuçlarının olası etkisi, seçim kampanyaları çerçevesinde sarf edilen sözler, ortaya konulan yaklaşım yerel seçimleri önceki seçimlerden farklı, hem de çok farklı kılıyor.

Her ne kadar adı yerel seçim olsa da, sonuçları ülke geleceğini etkileyecek, siyaset kulvarında yepyeni bir süreç başlayacağı daha şimdiden görünüyor.

Anlaşılan kentlere  sadece belediye başkanı ve meclis üyeleri seçilmeyecek, aynı zamanda ülke siyasetine yön verecek bir sürecin başlangıcı tetiklenecek.

Bunun bir öngörü olduğunu belirtmek gerekiyor.Tabii ki tersi de olabilir. Her şey seçin atmosferinde gelişip, normal mecrasından yol alabilir. Böylelikle siyasetin cilveleri tarihe dipnot olarak da düşebilir.

Ama meydanlarda yaşanılanlar, siyasetçilerin söylemleri, partiler tarafından yürütülen çalışmalar gösteriyor ki, bu seçim tarihsel dipnottan öte bir etkiye sahip olacak. Önümüzde ki beş on yıllık bir zaman diliminde yaşanabilecek siyasal olaylara kaynaklık edeceği kuvvetle muhtemel.

Seçime ramak kala, mevcut siyasal tabloya görmek,yaşanılanları zihnimizde canlandırmakta fayda var.

Siyasal ortam önceki seçimlere hiç benzemiyor. Koalisyonlar, ittifaklar genelde hükümet oluşumunda yaşanırken, bu seçim yerel olmasına rağmen, ittifaklaşma siyasi partilerin birinci gündemi olarak yaşandı… Hiçbir parti tek başına bu karmaşa içinde hedefine varamayacağını düşünmüş olacak ki ittifaklar meselesi bu denli geniş hayat buldu.

Seçimlere birden çok siyasi parti girse de, seçim süreci iki ana eksen üzerinde yol alıyor.   İttifaktan öte bir bloklaşmaktan bahsetmek mümkün.

Ülke siyaseti sil baştan tartışılmıyor, devrimsel bir süreç yaşanmıyor, ama siyasettin kendisini yeniden masaya yatırdığı açık seçik görünüyor.

Seçimden öte bir olay var ortada, varlık yokluk hatta savaş atmosferine girilmiş bir durum var, seçim meydanları sert ve gergin.

Siyasettin, siyasetçilerin dili toplumda var olan bölünmüşlüğü, karşıtlığı daha da derinleştiriyor, uzlaşma kültürünü giderek ortadan kaldırıyor.

Partilerin çalışmaları, amaç ve stratejileri, gergin ortamı besliyor ve giderek bu yerel seçimleri ülkenin kaderi haline getiriyor.

Hükümet kanadının sert ve gergin olması, muhalefetin varlığını ittifaklara bağlaması seçimleri önemli ve tarihsel kılıyor.

Daha önceki yıllarda yaşanan iş birliği, koalisyon ve ittifakları aşan, bloklaşma eğilimi gösteren bir toplumsal olgu ortaya çıkmış durumda.

Parlamenter sistemden, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten hemen önce başlayan bu siyasal zemin elbette bazı sonuçlar doğuracaktı.

Sistem çok partili bir sistem olsa da, siyaset giderek iki ayaklı bir sisteme doğru evirilmesi  kaçınılmaz bir sonuçtu.

Dolayısıyla bu gün yaşanılanlar aslında dünün yansımasıdır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde iktidar güçlü olmayı gerektiriyor. Çok parçalı bir meclis, değişik partilerin idaresinde ki kentler, Cumhurbaşkanı Hükümet sistemi  açısından  bir dezavantaj olarak görülüyor.

Bu nedenledir ki özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan son seçimlerde aldığı oy oranını korumak için seferber olmuş durumda. Neredeyse tek başına bütün gücünü kullanıyor, seçim meydanlarında sürekli gündem belirliyor.

Çünkü bilinir ki, seçimlerde oy kaybeden en güçlü hükümet, iktidar sonuçlar üzerinden tartışma konusu olur ve olası erken genel seçimin kapısını aralar. Bu elbette ipleri ellerine alan, bütün iktidar aygıtlarına sahip olan hükümet için kolay kolay hazmedilecek bir durum değildir. İşte ittifaklaşma bu açıdan oldukça önemlidir.

AK Partinin öncülüğünde yaşanan ittifaklaşmada, milliyetçi, muhafazakar oyları devşirmeye muktedir MHP ve BBP  var. Kendilerine Cumhur İttifakı diyen üç siyasi parti aynı zamanda, seçimleri beka meselesi olarak da gördüğünü, seçmeni bu temelde etkilemeye çalıştıkları görünüyor.

Hükümet yani Ak Parti, MHP ve BBP’sini yanına alarak milliyetçi, muhazafakar kesimlerden gelen oylarını korumak, iktidar olanaklarıyla yeni kesimlerin oylarını almak, hükümete verilen desteği canlı tutmaya çalışıyor. Bunu yaparken de muhalefete yükleniyor, soruşturma/mahkemeye çıkarma, tutuklama, ekonomik kaynaklarını kurutma dahil her türlü iktidar ve baskı aracını devreye sokuyor…

Her şey hükümetin aldığı oy oranının altına düşmemek için.

CHP ve İyi Parti öncülüğünde oluşan,yer yer SP’de içine alan Millet İttifak ise daha çok mevcut hükümetin gücünü kırarak,yerel iktidarı elinde bulundurmak, oy oranlarını yükseltip, mevcut hükümeti tartışmalı hale getirmek ve yeni süreçte güçlü bir halk desteğine sahip olmak amacı güdüyor. Millet ittifakın hedefleri arasından Ak Partiyi geriletmek, kentlerde iktidarı eline geçirmek var. Daha çok hükümetin gücünü kırmaya, sınırlamaya yönelik olarak gerçekleşen ittifakta bir de resmen olamayan  ama başından beri tartışılan HDP faktörü var.HDP resmi olarak Millet İttifakında yer almıyor olsa da kilit rölde olduğu kesin.

HDP seçim stratejini büyük şehirlerde AKP’ye kaybettiren adayları destekleme, kayımların olduğu merkezlerde aday gösterme olarak açıklamasına paralel olarak özellikle üç büyük metropollerde Millet İttifakını destekleme yolunu seçti. Resmi olarak ittifaklarda olmasa da, saha da etkin bir HDP var.

HDP resmi olmasa da, seçim sonuçlarını millet ittifakı lehine değiştirecek. Sadece bu stratejisini büyükşehirlerde değil, önemli oy oranına sahip Urfa ve Adıyaman’da ise SP adaylarını, Antep’te ise DSP adayı Celal Doğan’ı destekleyen HDP seçimlerin en kritik partisi oluyor. Yüzlerce üyesinin tutuklu olduğu, hükümettin açık seçik hedef gösterdiği HDP, yerel seçimlerde iktidarı zora sokacak politik kararları hayata geçirmiş durumda. Oldukça riskli bir politik karar ama HDP seçmeni konsolide olabilecek bir yapıya sahip olduğundan sonuç alma olasılığı da yüksek.

İki blok ekseninde yürüyen seçim sürecinin sonucu ne olur,kim ne kadar oy alır,  ne kadar belediye başkanı çıkarır bilmiyorum?

Bildiğim bir şey var,seçim bittiğinde yaşanan ittifakların sosyolojik tartışması devam edecek.

Çünkü Türkiye Demokrasisi kesin olarak bir restorasyona ihtiyaç duyuyor. Yaşanan bloklaşma bu restorasyonu yapabilecek mi, yoksa yeni oluşumlar mı gerekecek?

İşte bu soruların yanıtları seçim boyunca yaşanılan olaylar ve seçim sonuçlarına bağlı.

Bu ülke sürekli gergin ve risk faktörü yüksek bir ekonomik zemin, tartışmalı bir demokrasisi ve çözülmeyen sorunlarla sonsuza kadar yol alamaz. Ülkenin normalleşmeye, çoğulculuğu korumaya ve var olan sorunları çözme iradesi göstermeye ihtiyacı var…

İşte bu yerel seçimler bu nedenle önemli ve öncekilerden farklı.

Son söz olarak yerel seçimlere ramak kaldı. Pazar günü sandık önümüze gelecek. Gizli oy, açık sayım ilkesi gereği sadece biz bize kalıp oyumuzu kullanacağız. Bazı yerlerde kullanılacak açık oy densizliğini istisna sayarak bir kaç tespitle seçim konusunu noktalamak, yepyeni umutlara yelken açmak gerekiyor.

Oy kullanırken sadece vicdanınızı dinleyin, genel fotoğrafı görüp, karar verin. Her kime verirseniz, verin birlikte yaşamanın güzelliği için oy kullanın…Unutmayın her insanın oyu eşittir.

Kalın sağlıcakla…

28.03.2019

Şeyhmus Çakırtaş/Antep

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s