İnsanların eşitsizliği üzerine çok şey yazıldı, çizildi. Halen de yazılıyor. Şu anda benim yaptığım gibi.
“Herkes eşittir” bir yanılsama, koca bir yalandır aslında.
Kimse eşit değil. Ne yasalar önünde, ne de başka mecralarda. “Herkes eşittir.” kavramı, bir insan hakkı mücadelesi yürütmenin temelini oluşturma dışında, bir yanılsamadır. Çünkü insanlar eşit değil ve bu olağan hale getirilmiş bir bilgidir.
Korkunç bir eşitsizlik var ortada. Her gün biraz daha büyüyen, bir türlü giderilmeyen, hayatımıza yerleşen ve giderek bir yaşam biçimine dönen bir eşitsizlik.
Bunu herkes bilir ama eşitlikten dem vurmak da geri durmaz.
Eşitsizlik kast sistemi gibidir. Nesiller boyu yaşar ve insanı, toplumu ve doğayı çürütür.
Çevrenize bakın, yakınlarınızı inceleyin, atananları, seçilenleri gözlemleyin ve eşitliğin sayısal ifadesini anlamaya çalışın.
Göreceksiniz ki eşitlik soyut, eşitsizlik ise somut bir kavram olarak hayatın bütün kavşaklarında yer alıyor…
Kavşakta durması daha bir yakıcı ve sarsıcı.
Çünkü asıl kavşak yerlerde eşitlik gereklidir. Kavşakta eşitlik bozulursa, sonuç geri de kalmadır.
Daha daha yalın ve açık bir ifadeyle kavşakta yardım alarak yol alanlar, doğal olarak hedeflerine daha hızlı ulaşırlar. İşte eşitliği bozan da bu küçük yardımlardır.
Hani çevresi geniş olanların kendi yakın ve akrabalarına yaptıkları yardımlar gibi. Herkes diploma alır, okul bitirir ama bazıları diplomadan öte işlere hemencecik atanır ya da seçilir.
Neden?
Çünkü kavşağa geldiğinde ona omuz çıkanlar vardır. Yoksa ne bilgisi, ne de diploması o koltuğa oturmaya yeter.
Bu nedenle bu gün eşitlik diyenler, aslında eşitsizliği anlatıyor. Her şeyin ticarileştiği, kast sisteminin yaşamın her alanında yaşandığı bir düzende, eşitlik sadece soyut bir kavram olarak varlığını sürdürüyor.
İşte isyanın bunadır. Yeteneksiz, bilgisiz, iradesiz,üretimsiz ya da emek aşırdığım/hırsız olduğum için değil, eşitlik/ eşitsizlik ikilemini sorguladığım için, eşitsizlik girdabına mahkum ediliyorum, ediliyoruz.
Herkes eşittir ama bazıları 2 ve katlarıyla çarpılır.
Bize ve eşitsizliği sorgulayanlara da 0 kalır.
Yani çarpmada 0 yutan eleman olduğu için , bize 0 uygun görülür.
Allah kahretsin bu sıfırı. Bütün kabart 0 ’ da. Yeni bir förmül gerek.
0 ‘dan öte, 2’yle çarpmadan beriye…
seyhmuscakirtas.com 
Emeğine sağlikk
BeğenBeğen
Tşkler
BeğenBeğen
Eşitliğe dair : Evet Hocam, “Herkes eşittir.” kavramı, bir insan hakkı mücadelesi yürütmenin temelini oluşturma dışında, bir yanılsamadır tespitiniz bir sitem içermekle birlikte cevabını da içinde taşıyor. İnsan doğal bir varlıktır ve doğanın bir parçasıdır. Eşitlik doğada ve doğal varlık olma durumunda söz konusu değildir. Bu düşünce( eşitlik) insanın kendisini doğal bir varlık olmasından daha fazla bir şey olduğunu keşfetmesiyle doğmuştur. İnsanı diğer varlıklardan farklı kılan onun zihinsel ve ruhsal yaratıcılığıdır. Eşitlik düşüncesi nasıl ki insana ait bu zihinsel ve ruhsal bir etkinliğin sonucu olarak doğmuş ise bunun tam anlamıyla gerçekleşmesi de bu zihinsel ve ruhsal vasfın gelişmesiyle orantılı olacaktır. İnsan bir taraftan doğal bir varlık olmasından kaynaklı ihtiyaçlarını gidermeye çalışırken diğer taraftan daha insan haline gelmeye çalışıyordu ve çalışıyor. 17.yüzyıla kadar üretim şekli nedeniyle kıt kaynaklardan dolayı insan doğal olma haliyle haşır neşirdi. Sanayi devrimiyle birlikte üretim bolluğu geldi ama bu kez insan, kapitalist egemenler tarafından kendilerinin büyüttüğü bir ihtiyaçlar çemberi içinde kendini buldu. Doğal ve ihtiyaç olanla, olmayanın ayırt edilememesi insanı kendine, toplumuna ve tarihine yabancılaşmayı da getirdi. İnsan buna da bir dizi zihni etkinlikle ve devrimle cevap vermeye çalışıyor .Çünkü insan eşitliğin doğal değil tarihsel bir zorunluluk olduğunun bilincindedir.Asıl serüven daha yeni başlıyor. Selamlar,saygılar.
BeğenLiked by 2 people
Yiregine,kalemine sağlık güzel ınsan…Slmlar
BeğenBeğen