Yaşlı Kadının Gardrobu

Av. Feyzi Çelik yazdı

Kadın 80 yaşındaydı. Hastaydı, kendi ihtiyaçlarını zar zor gideriyordu. Kocası yıllar önce ölmüştü. Kızı ile birlikte yaşıyordu. Kızı da yıllar önce eşinden boşanmıştı. Onun da bir kızı vardı. Anne, kız ve torun bir arada yaşıyorlardı. Kızının mesleği yoğunluğu, torununun ise özgür-gençlik havası, yaşlı kadını evde çoğu zaman yalnız bırakıyordu. Hastaydı, kendi ihtiyaçlarını gidermekte zorlanıyordu.

Kızı, annesinin ev bakımını sağlayacak birini arar. Bir kaçını bulduysa da yaşlı kadının yaşlandıkça kendisini gösteren huysuzluğu nedeniyle gelen bakıcılar bir kaç gün içinde işi bırakmak zorunda kalırlar.

Yaşlı kadının kızı mesleğinde kariyer yapmış hem de bir çok sivil toplum kuruluşunda aktivist olarak çalışıyordu. İnsan hakları, kadın hakları ve ekolojik hareketlerin önde gelen aktivistlerinden biriydi. Adı Yasemin’di.

Lamiha, cezaevinde iki yıl yattıktan sonra tahliye olmuştu. Tahliye olmadan önce aktivist kadın Yasemin, bir eylem sırasında kadın cezaevine gitmişti. Lamiha, eyleme girenlerden biriydi. O zaman tanışmışlardı. Lamiha, tahliye olduktan sonra, geçimini sağlamak için iş arıyordu. Arada sırada kadın haklarıyla ilgili STK’lara giderdi. Bir gün, Lamiha, STK’ların birinde Yasemin hanımla karşılaştıklarında hemen birbirlerini tanıdılar. Birbirini uzun yıllar sonra bulmuş iki kız kardeş gibi birbirlerine sarıldılar. Yasemin, ona ne iş yaptığını sordu. İşi olmadığını söylediği anda annesinin bakımını sağlamak için bakıcı arayışı aklına geldi. Böylece, tek bir hareketle hem Lamiha’ya iş bulacak hem de annesine iyi bakacak birini bulacaktı. Gözü arkada olmadan annesine bakacak birini bulmanın rahatlığıyla hem kariyerini sürdürecek hem de aktivitelerine de devam edecekti. Kızıyla da daha fazla ilgilenecekti.

Lamiha’ya işi teklif etti. Lamiha şimdiye kadar bir arkadaşının evinde kalıyordu. İşin yatılı olduğunu duyunca çok sevindi. Hemen işe başlayabileceğini söyledi. Beraber eve gittiler. Yaşlı kadının ilaçları, hastalığı hakkında bilgiler verdi. Annesi ile Lamiha’yı tanıştırdı. Lamiha’nın utangaçlığı yüzünden belli oluyordu. Sanki eve zorla getirilmiş gibiydi. Yasemin’in annesi yatağında uzanmıştı.

Lamiha’nın yüzündeki utangaçlığı, çekingenliği, yüz yüze geldiklerini gözlerini aşağıya indirdiğini gördükçe yıllar önce öğretmenlik yaptığı zamanki kız öğrencileri aklına kaldı. Lamiha’yı görünce yeni bakıcı olduğunu anladı. Lamiha’dan doğan sıcaklığa aynı sıcaklıkla yerinden zar zor kalkmaya çalıştı. İşe başlamış gibi ona yardımcı oldu. Yerinden kalkmasına yardımcı oldu. Yaşlı kadın, iyi görmeyen gözleriyle Lamiha’yı süzdü. Elleriyle saçlarına dokundu. Saçlarını burnuna doğru tuttu. Kokusunu içine çekti. Lamiha ona eski bir tanıdığı gibi geldi. Konuştular kendi aralarında… Yaşlı kadın, ona yaklaşarak “seni iyi bir cumhuriyet kızı yapacağım, Benim kızım iyi bir cumhuriyet kızı olmadı o da babası gibi hep devlete karşı oldu, ne babası ne de o beni hiç rahat ettirmediler, benim kızım olacaksın.” Dedi.

Lamiha, hiç sesini çıkarmadı. Başını sallamakla yetindi. Bundan sonra Lamiha için yeni bir dönem başlıyordu. Hem iş bulmuştu. Hem de kalacak yer. Zaten yaşlı insanlara yardım etmeyi seviyordu.

Yasemin, annesini güvendiği birine teslim etmenin huzuruyla evden ayrıldı. Bundan sonra İstanbul dışına rahat çıkabilir. Gözü arkada kalmazdı.

Yaşlı kadının kafası hep eskilerdeydi. Cumhuriyetin o şaşalı günlerini, baloları hep anlatırdı. Lamiha’nın desteğiyle yatak odasındaki gardırobuna doğru geldi. Gardırobun kapısını açar açmaz hafif bir naftalin kokusu içeriyi kapladı. Ardından gardırobundaki elbiselere dokundukça envai türlü esans, parfüm ve kesif bir sabun kokusu naftalin kokusunu bastırdı. Gardırop tıka basa elbise doluydu. Kışlık mantolar, kürkler, peluşlar, bluzlar, pantolonlar, jileler, bikiniler, mayolar… Her şey vardı. Hiç bir şeyin atmamıştı. O yaşına gelmesine rağmen birine vermeye kıyamamıştı. Başlangıçta Yasemin giyer diye düşünmüştü. Ne yazık ki, dünyaya bakış açıları farklı olduğu gibi giyim anlayışları da birbirine uymuyordu. O yine de elbiselerini parasını korur gibi korurdu. Şimdi Lamiha gelmiş, ona huzurla elbiselerini verebilirdi. Lamiha giyer o da izlerdi. Böylece geçmişin mutlu günleri anımsayarak huzur bulacağına inanıyordu.

Gardırobundaki elbiselerini Lamiha’ya çıkartırdı. Tek tek Lamiha’ya giydiriyordu. Lamiha da onun dediklerini yerine getiriyordu. Her elbisenin, bluzun, kazağın bir hikayesi vardı. Aklına kocası geldi. Oradan oraya kaçan, sürgün üstüne sürgün yaşayan kocasını, firari günlerini, gözaltı ve hapislik yılları, Avrupa’da geçen kaçak yılları, giderek zayıflayan hafızasında elbiseleri gördükçe film şeridi gibi gözlerinin önünden geçti. Oysa o, cumhuriyete çok umut bağlamıştı. Cumhuriyetin çocukları(?) onlara rahat vermemişti. Yine de ona çok bağlıydı. Yatak odasının etajerinin üzerinde kapkara mermerden yapılma küçücük Atatürk büstü orada duruyordu. İkisi aynı anda büste baktılar. “27 Mayıs 1960’dan sonra alyanslarımızı verdik, karşılığında bu büstü verdiler, alyansımızın yerini tutuyor, evliliğimizin fotoğrafı gibi orada duruyor” derken, gözleri yaşardı. Belli ki kocası aklına gelmişti.

“İşte sen benim kızımsın, bu elbiselerin hepsini giyebilirsin, öldükten sonra sana bırakacağım. Mirasımdan da sana vereceğim.” Mirası var mıydı, yok muydu. Belli değildi. Ordan oraya savrulmakla ellerinde ne kalmıştı ki, ancak ona göre çok şeye sahipti.

Lamiha, evi toparlıyor, yemek yapıyor, yaşlı kadının ilaçlarını veriyor, tuvalete çıkmasına yardımcı oluyordu. Günler geçerken, Yasemin hanım ve kızı çoğu zaman eve gelmiyorlardı. Acil bir şey olursa haber vermesini istemişti kendisine. Bir ara yaşlı kadın fenalaşmıştı. Yasemin’e haber vermiş, hemen gelip doktora götürmüştü. Hastaneye yatırmışlardı. Hastanede kaldığı süre boyunca Yasemin hanım ona izin vermişti. Aylardır arkadaşlarından kimseyi görmemişti. Yaşlı kadının hastaneye yatırılması onun için fırsat olmuştu. Arkadaşlarını ziyaret etmiş, yakınlarını görmüştü.

Bir arkadaşının yanındayken, Yasemin hanım onu cep telefonundan aradı. Akşamleyin annesini taburcu edeceklerini söyledi. Bunun üzerine evde hazırlık yapmak için alelacele eve doğru yola çıktı. Eve gittiğinde yaşlı kadın henüz getirilmemişti. Biraz sonra yaşlı kadını sedye içinde odasına getirdiler. Durumu iyi görünmüyordu. Hastalığı oldukça ilerlemişti. Ondan sonraki günler Lamiha için daha da zorlaşmış olmasına rağmen hiç sıkılmadan evin ve yaşlı kadının ihtiyaçlarını gideriyordu. Yaşlı kadın eskisi gibi fazla konuşamıyordu. O günlerde Yasemin hanım da evden ayrılmıyordu. İkisi birlikte yaşlı kadına son günlerinde arkadaşlık ediyorlardı.

Aradan bir süre geçtikten sonra yaşlı kadın yeniden fenalaştı. Bu kez durum o kadar iyi değildi. Yaşlı kadını hastaneye götürürken o da hastaneye gitti. Durum iyi değildi. Yaşlı kadının bedeni daha fazla dayanamadı. Ölmüştü. Lamiha da onun ölümüyle yeniden işsiz kalmıştı.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s