Ece Tuta yazdı
Kimi coğrafyada sana Artemis demişler, kimisinde Kibele. Bu topraklarda Ana, benim dilimde Dayîk…
ben kaç kez şahit oldum, elinin değdiği boş bahçelerin çiçek çiçek açtığına, Şahidim; o nazarla baktığın göğün yağmur yağdırdığına, sonra istediğinde güneşin doğduğuna…
Çıkılan yollardan kazasız belasız dönüldüğüne, hastalıkların sağalıp, sınanmaların atlatıldığına..
Boş tencerelerin aşla, boş evlerin işle, boş kalplerin sevgiyle dolduğuna, şahidim en affedilmezlerin bile bağışlandığına… Kendi ömrüme şahidim ben; kimbilir kaç kez ucundan, kaç kez kıl payı, kaç kez ramak kala kurtuldum… hesabı yok, kaç kez şahit oldum dualarının gerçek olduğuna…
Benim büyüdüğüm yerde çocuklar çabuk büyür ya, yetim kaldığımda gençtim, hattâ biraz çocuk. Ama annem yanımdaydı, hemen kapattı o yarayı, yaralarımızı.
Şimdi bu yaşımda öksüzüm. Yakışmıyor belki bu yaşta insanın kendine öksüz demesi ama annenizi kaybettiğinizde anlıyorsunuz, o varken yaşınız ne olursa olsun siz çocuksunuz. Bir kadının yavrusu, sarıp sarmaladığı, gözünden sakındığı, dualarına kattığı. O gidince birden büyüyorsunuz. Ölüm sizi büyütüyor, olduğunuz yaşa ışınlıyor. Annenizin ölümü hiç bir ölüme, içinize düşen ateş hiç bir acıya benzemiyor. Çünkü anne ile birlikte, o güzel çocukluğunuzu da gömüyorsunuz toprağa. yaratıcınızı kaybettiğinize ayılıyorsunuz.
Sen nefes almakta zorlandığında, “nefesim nefesin olsun” diyordum, diyorduk… sana kurban olayım diyordum, diyorduk. Sense hep “allah etmiye!” Buz gibi ayaklarını kabul etmediğin nefesimle ısıtmaya çabaladım ben annem. Cansız bedenine bile mümkün olsa kurban olurdum o dakka. Ama sen yine derdin “allah etmiye!”
Artık …
Paganım ben dayîkamin, bir tek sana eğiliyorum… yarattığın her şeyi sonsuz seviyorum… çünkü, sen varsın orda…….
Herdem Siverek